bugün

entry'ler (4078)

boeing 737 max

(bkz: boeing/#26506938)
(bkz: boeing 737 800/#22801027)
(bkz: boeing 737 800/#26230904)

lan n'oldu bu bkz şeylerine?

caitlin de ville

keman konusundaki yeteneğine dair menfi konuşmanın neredeyse imkansız olduğu hatun kişisi.
elektro keman ile fenafillah cover şarkılara sahip youtube üzerinde.

yalnız teatral biraz eksik bu hatunda. dans ve oyunculuk konusunda ders alıp kendini geliştirirse stage performansını daha da yukarılara çeker diye düşünüyorum.

dans ederken içinden geldiği gibi, samimi davranıyor tamam da türkler izleyince aklına direkt olarak yıldız tilbe gelmiyorsa sebebi abazalık dışında başka bir şey değildir zannımca.

bak bunları lindsey stirling gacısı üçü bir arada cillop yapıyor. onu görmesek tamam deriz de, şimdi göz var izan var yani.
ama keman çalma on numero.

the handmaid s tale

yavaşlığından dem vurulsa da aslında gayet iyi ilerleyen dizidir.
anlatmak istediğini gayet net, anlaşılır bir şekilde dile getirmekte, gerektiğinde heyecanı, gerektiğinde dramın ağababasını dozunda yedirmektedir.

biz türk izleyenler olarak üstelik günümüz şartları ile izlediğimiz için konu, konsept zaten truman show etkisi yaratsa da oyunculukları ile de göz doldurmaktadır.

izleyin, izlettirin.

--spoiler--
"they should never have given us uniforms, if they didn't want us to be an army."
--spoiler--

çamaşır makinasında kedi yıkamak

eski merdaneli tip bir makinada üzerini ızgara ile kapatmak suretiyle gerçekleştirilmesi muhtemel eylem.
bunu gerçekleştirirsiniz gerçekleştirmesine de yıkanmadan sonra kediniz ne bildiğiniz kedi tanıdığınız sizi seven kedi olur ne de siz onun bakıcısı. geçmiş olsun derim, kediniz evrimleşir ve artık boyutları küçük olsa da evinizde bir aslan kaplan benzeri yırtıcı beslemek zorundasınızdır.

the handmaid s tale

izlerken gerim gerim geren dizi.
kitaba dair herhangi bir bilgim yoktu. biraz bakınınca hakkında "feministlerin 1984'ü" (george orwell - 1984) şeklinde genel bir tanımlama olduğunu öğrendim. nitekim distopya olması hasebiyle ilgimi epey çekti. malum bizde pek olmuyor o işler. dünyada da hakkıyla yapılan örneği çok yok.
kitaptan bağımsız olarak konuşursam dizi, izlediğim 3 bölümüyle fazla vurucu sahnelere ve diyaloglara sahip.
bir nebze şu an yaşadığımız dünya, bir nebze gelecek, bir nebze geçmiş derken katıyor sizi içine.
o hissiyatı, o dünyada var olanın siz olduğunu yaşattırıyor ziyadesiyle. bu bağlamda güzel iş çıkartılmış.

--spoiler--
no, there has to be an "us".
because, now there is a "them".
--spoiler--

bilgi olsun diye söyleyeyim, türkçe altyazılı versiyon yok malum ortamlarda. ingilizce yardırmak zorundasınız.

heterojen sivi sabun

(bkz: yaşıyor lan bu)

boeing 737 800

bir tanesi daha insanları sevenlerinden alıp ebediyete götürdü bu hafta.

luther

4x1 ile geri dönüş yapmıştır. spoyler verip skertmiyeyim. malum ortamlarda var.

Alice Morgan yüzünden hep bunlar.. Dizi tarihinin en bi cillop gacısına tav olduk cümleten.

sinkaf

sikmek eyleminin hukuki terminolojideki kelime karşılığıdır.
küfür etme amacıyla değil, edilen küfrün içindeki sikme ( (bkz: sikerim) (bkz: sikicem) (bkz: sikeyim)) eylemlerini betimlemek amacıyla kullanılır.
ifade verirken küfürler aynen yazılsa da iddianame hazırlanırken yahut mahkemedeki beyanda sinkaf kelimesi kullanılır.

toplum destekli polislik

bunların olayını bir türlü anlayamadım. ara sıra ortalıkta gezinirken gözüme takılıyorlar.
ne toplumsal olaylara müdahale esnasında, terör olaylarında ne de diğer polis operasyonlarında denk gelmedim. yani en azından ben görmedim.
sanırsam birimde ciddi bir personel yetersizliği var. muhtemelen adı başka bir şekildeydi fakat mevcut personel yetersizliğinden ötürü bu şekilde değiştirildi.
toplum destekli polis.
bu ismi duyduğumda kafamda canlanan mizansen hep şu şekilde;
bi olay olduğunda personelleri yetmediği için muhitteki bakkal, kasap, kahvede takılanları da yanına alarak operasyona gittiklerinden mütevellit amir tayfası baktı bunların ekip yetersiz bari ismini "toplum destekli polis" yapalım da toplumdan destek alarak, toplumla kaynaşarak çalışıyorlar görünümü verelim demişler sanki.
valla lan, içerik başkaymış gibi gelmiyor. toplum destekli polis nasıl açıklanır ki, operasyona giderken mahalleden bakkaldı, kasaptı, kahvede okeyde batakta takılanlara "gelin bi el atın abiler operasyon yapcaz" diyen adamlardan teşekkül olmuş bi teşkilat intibası veriyor hep.

star wars

clon trooper var bu evrende, hatta bir de adı geçen bölümü var "star wars episode ii attack of the clones"
lakin bu kıtıpiyoz clon trooper'ların hiç invasion olayına giriştiği yoktur. hep defans takılırlar.
demin son çıkacak filmi izlerken aklıma takıldı şöyle bir hızlı geçiş yaptım filmler arasında ve eureka!*
bu ibne clon trooper'lar film ismine bile konu olmuş "attack of the clones" diye ama hiç saldırı yapmamışlar.
bildiğin ölü yatırım amk, palpatine ipnesi yandaş gezegen kamino'yu zengin etmiş yıllar yılı. bildiğin republic source'u peşkeş çekmiş ya lan!
vay ipne palpatine.

zabıt katibi

bu işin kitabını yazacak değilim ama az zamanda bildiğim ama yaşadıkça daha da beterlerine şahit olduğum durumlardan ötürü hatırlatmak isterim ki alkollü araç kullanmayın.

----------------+18-------------------

evet bu işin doğası gereği bir de nöbetçi savcı ile birlikte olay yeri ya da morg sizin 2. iş yeriniz olacaktır. buna hazırlıklı olun. iyi halde temiz cesetlerle karşılaşacak, ölüden korkmamayı öğreneceksiniz.
kötü halde ise paramparça olmuş cesetlerle olay yerinde ya da morgda saatler geçirecek, artık ölü görmekle diri görmek arasında sizin için bir fark kalmadığını fark edeceksiniz. fatality olarak da trafik kazalarında parçalanan, ezilen, bir tarafı kopan, ölmesine rağmen açık damarından halen kan akan bedenler görecek, 3 ay önce ölüp anca kokusu duyulunca bulunan kurtlanmış, elini attığında elinde kalan bedenlerle yüzleşecek, yanmış cesetleri yakınları olması muhtemel kişilere teşhis ettirmeye çalışacaksınız.

----------------+18-------------------

pardon, biri göt üzerinde oturup 8-5 çalışılan meslek mi demişti hakkında?

1 kasım 2015 türkiye erken genel seçimi

751 yılında Abbasilerin Çinlilere uyguladığı taktik epey sağlammış. Düşünsene sene 2015 Türkler halen aynı taktiğe boyun eğiyor.

inönü stadyumu

Türk Hava Yolları sponsorluğunda çekilen Baba Evi belgeseli an itibariyle yayınlanmıştır.
Son maçı tribünde izleyen, belgeselde konuşulan insanların bir kısmını tanıyan, kayıt altına alınan yerlerin bazılarını bilen, ömrünün 28 senesini Beşiktaş semtinde bunun 20 yıla yakınını o stat yolunda geçirmiş birisi olarak gözlerim yaşardı lan.
Allahsız tosbaalar sizi, can evinden vuruyorsunuz insanları.
Dün gibi hatırladım son maçı, son golü, maç öncesi kapıya değin yediğimiz gazları, son kez ağaçlı yolda yürümeyi..
Hey gidi, yapanın, düşünenin eline koluna emeğine yüreğine sağlık..
Ağlattınız ibneler akşam akşam..
https://www.youtube.com/watch?v=IpWIpsViXas

zabıt katibi

dert yanayım biraz.
gelin ata binmiş ya nasip demiş misali birden girdim bunun sınavına. 3 saatte bütün hayatım değişti.
oturdum hesap kitap yaptım, ben bu işi yaparım dedim, sınava gireceğim şehri seçtim, iş yerindeki müdürü aradım böyle böyle bir sınav var katılmak istiyorum dedim. kendisi "lan nerden kazanacak, kazansa bile torpil yoksa nah girer" düşüncesiyle durumu önemsemedi.
velhasılı steno işinden yanlışsız 135 ile çıktım. mülakat 3 soru çalışılmış yerden geldi. biraz özgüven de yok değildi hani.
(herkesin takım elbise ile katıldığı mülakata casual modda gitmek ve gayet de durumu kurtarmak)
sonuçlar açıklandı ve 3200 kişilik gruptan yamulmuyorsam 61. olarak ben de bu kadroda yerimi aldım.
torpil mi?
yok kardeşim, bi sikim tanıdığım yok.
varsa da zerre-i miskal faydası olmamıştır iş hayatımda bu güne değin.
olmasın bundan sonra da. iş hayatımda kimseye mihnet etmedim, mümkünse etmek de istemem. hak ettiğini düşünen herkes sınava girip kazanabilir. sırf göt üstüne oturarak yapılan bir memurluk diyerek "benim hakkımdı yeaaa" demeyin. kpss'den 90 almak bu işi yapabileceğiniz anlamına gelmiyor. ben bu işi severek yapabileceğimi düşündüğümden, havalimanındaki çok daha iyi sosyal ve ekonomik şartlarda çalıştığım işi bırakarak yapmaya başladım.

savcılık hazırlık kalemi ile başlamak benim adıma ilk günleri sancısız atlatmama yaradı. askerde alayda yazıcı olmanın bir benzeri saydığım bir süreçti. ilk günden yazışma usullerine yabancılık çekmeden ortama ayak uydurdum. tck, cmk, hmk derken yaldır yaldır karar, iddianame, takipsizlik yabıştırmaya başladılar. gerçi bi daimi arama olayı girmedi değil ya neyse.*
evvelce yukarıda da belirtmiştim, ufak yerde çalışmak bu mesleğin hızlı öğrenimini sağlar. nitekim bana da olan bu oldu. savcılıkta geçirdiğim fazla hareketli 2 ay sonrası sulh hukuk mahkemesiyle tanıştım. evet belki savcılık kadar hareketli değildi (içerik burada kasıt) ama iş yükü bitmek de bilmiyordu. ekmek dağıtır gibi veraset ilamı dağıtmak, sürekli vasilere evrak hazırlamak, duruşma sonrası ara karar ve kararları yazıp gereklerini yerine getirmek. bitmiyor anlayacağınız ki bu benim yaşadığım iyi hallisi. olayın bir de asliye kısmı var ki evlerden ırak. onların durum içler acısı, yürek yakan yeşilçam draması gibi. ufak yerlerde çoğu konu asliye mahkemelerine itelendiğinden gariplerimin iş yükü haliyle kat be kat daha fazla oluyor. biz kalemde 3 kişi 1 hakimle çalışırken asliyedekiler 6 kişi 6 hakimle çalışıyor. hakimlerin herkese ayrı ayrı iş vermesi de cabası.

bahsedilmiştir mutlaka, bu işi çekilir hale getiren çalışma arkadaşlarınız ve onlara karşı tutumunuz. eğer siz kıl bir tip olursanız (cinsiyet önemli değil) adliyenin tamamı size ters gelebilir. bu sizin iş performansınızı da etkiler, yabancı bir yere gittiyseniz sosyal hayatınızı da etkiler. ama lafı dinlenir, nazı çekilir, kimle nasıl konuşacağını az buçuk bilirseniz insanlar sizi sevmese de sizlere yardımcı olur. bu da sizin işi daha iyi, daha hızlı ve doğru öğrenmenizi, böylelikle işinizi severek yapmanızı sağlar.

8-5 insanı oldukları söylenir ama siz ona pek inanmayın. sabah 9 da gittiğimiz keşiften sonra öğlen yemeğini saat 4 de yediğimi biliyorum. bak mesela önümüzdeki hafta idari izin var, 2.5 gün tatil vermiş devlet bize. ama ben yarın ve pazar günü adliyeye gidip duruşmalardan çıkan kararları yazacağım ki insanların işleri yetişsin. neden, çünkü işimi seviyorum. alternatifim olmadığından falan değil, ben yapmasam bir başkası yapar ve o iş yürür. lakin ne gerek var, işim gücüm yok, boş vaktim çok. gidip sakin kafayla rahat rahat inceler, gerekli şekilde kararları yazarım diyorum. gelen giden vatandaş derdi olmadan.

horoz lojistik

aldığınız fırını alt komşunun kapısının önüne atıp kaçan(!) lojistik firması.
aradığınızda da sorumluluk alabilecek personeli maalesef yoktur bu firmanın.

ceryanda kalmak

(bkz: kurandere yakalanmak)

su faturasinin 200 lira gelmesi

olabilitesi vardır.
ev arkadaşınız temizlik içine fazla düşkün olup eve girerken ve çıkarken duş alan, bir parça kıyafet için koca makineyi 2 saat umarsızca çalıştırabilen bir tipse -ki var böyleleri- hayattan soğutur sizleri.

league of legends

oyundur, fazlasını düşünmek, beklemek gereksizliktir.
profesyonel olarak bulunuyorsanız ayrı mevzuat lakin buraya bakıyor, bunları okuyor yada bu başlık altında yazıyorsanız sizin için de oyun olduğunu unutmayın.
Küfür falan tırt işler. bazen sağlam oyunlar attığımız elemanlar oluyor takılıyoruz. peş peşe 2-3 el yenildikten sonra 7-8 el galip geliyoruz. arada ne küfür ne kıyamet. bazen de bot'a karşı random gireyim diyorum. maksat hero denemek. küfrün milyonu bedava. mute yapıp geçiyoruz. stres atmak için girdiğim yerde oyunu hayat memat meselesi yapan veletlerle ego yarıştıracak değilim. bilmiyorum en azından bir yetişkin olarak böyle düşünüyorum.

ha küfretmedin mi dersen?
jung'un 30 dk geçmesine rağmen karşı takımda jungyokken gidip 1 drake kesmemesine rağmen 1vs2 çarpışan supportsuz adc'a laf çakmasını bir süre kaldırırm ama bi noktada ben de senin yolunu sikerimle başlayan küfürlerim başlar. bizimki de can yani.*

orhangazi

lan sessizdir sakindir diye geldik bildiğin teksas çıktı.
yarak yürek sebeplerden 4 hafta olmadan 9 ceset geldi morga. yuh lan hakkaten yuh.
geçen hafta velet amcasını bıçakladı odun yüzünden çıkan kavgada, bu hafta herif 8 sene önce karıma bakıyor dediği komşu ailenin soyunu kuruttu.

bu ne lan, insan hayatı bu kadar ucuz değil yahu.